Ofislere yeni nefes, dikey bahçeler

Dikey yapılaşma son zamanlarda sıkça duyduğumuz kavramların arasında. Özellikle mega şehirlerde iş hayatının gözdesi haline gelen çok şirketli devasa plazalar, yenilikçi iş modelleri açısından ne kadar kolaylık sağlasa da kişisel alanların minimum düzeye inmesi ve doğayla olan son bağlarımızın da kopması açısından önemli psikolojik ve fizyolojik tehditler içeriyor. Dikey yapılaşmanın bu zararlarının önüne geçmek için en ideal çözüm ise yine dikey tasarımlardan geçmekte.

Kat ve kat ekosanat.

Dikey bahçeler sahip olduğu artılar sayesinde yavaş yavaş ofislerde yerini almaya başladı. Şirketlerin sürdürülebilirlik hedefleri için biçilmiş kaftan olan dikey bahçeler, karbon ayak izini azaltarak sürdürülebilir bir ofis yaratma konusunda önemli bir avantaj sunuyor. Binaların çevre dostu fikirlerle yeniden düzenlenmesini teşvik etme misyonuyla LEED enerji ve çevresel tasarımda liderlik sertifikası, şirketlerin kurumsal marka değerlerine de katkıda bulunuyor.

İnsan açısından etkileri ise elbette bu kadarla sınırlı değil. Dekoratif olarak yarattığı doğayla iç içe olma hissi, çalışanları şehrin boğucu betonarme dokusundan soyutlayarak doğayla aramıza çekilen sınırların kalkmasına yardımcı oluyor. Adeta yaşayan hava filtreleri olan dikey bahçeler, ofis içindeki havayı temizlemenin yanı sıra %80’e varan ısı ve ses yalıtımıyla çalışanlara daha ergonomik bir ofis ortamı sunmaya yardımcı oluyor.

Sürdürülebilir doğa ve ergonomi çalışmalarının markaların kurum imajını ve kalite algısını bütünüyle etkilediği günümüzde dikey bahçelerin, tüm bu koşulların sağlanmasında uygun fiyatlı ve pratik bir çözüm olma özelliğiyle gelecekte daha çok ofiste karşımıza çıkması kesin gibi görünüyor.